Bisikletler de uçar... 19 Haziran 2008 Perşembe
Merhaba,Bugün sıkıcı ve sıcak bir günün verdiği gazla sanırım bişeyler karalamak istedim sayfama... İnsanın internette kendisine ait bir sayfası olduğunu bilmek enteresanmış bunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Blog yazarlığı konusunda oldukçe yeni ve acemiyim ama bunu da bir hafta içinde çözeceğim, söz veriyorum... =)
Bu aralar kendime bisiklet almak konusunda inanılmaz bir coşku taşıyorum içimde... İkizlerimden biri bunu şu an çok istiyor ama aslında biliyorumki diğeri ben bu harika oyuncağı aldıktan çok değil bir hafta sonra muhteşem maymun iştahlılığını gösterecek ve bu oyuncaktan da sıkılacak. Ama olsun çok istiyorum alıcam, işe gelir giderken kullanırım. Zaten gıcık oluyorum, Dikmen caddesini berbat bir hale getirdiler bu ara, arabaların içindeki insanlar sıkıntı içinde işlerine doğru giderken ben onlara el sallayarak ve dil çıkararak vınnn diye aralarından kayarak bisikletimle işe gidicem... Tabii o dik Akay yokuşunu nasıl çıkacağım hakkında bir fikrim yok ama olsun denerim.Abimin bir bisikleti vardı, şu "Bianchi" marka gümüş rengi havalı bisikletlerdendi. Herzaman olduğu gibi abime bu bisiklet alındığında inanılmaz kıskanmıştım ve ağlaya zırlaya ben de istemiştim. Aslında öyle çok küçük falan da değildim. İlkokulu yada hazırlığı bitirdiğim seneydi. Yaklaşık bir üç ay kadar ağladıktan sonra annemler sonunda bana sürpriz olarak bir bisiklet almışlardı ama ne sürpriz!!! Benim bisikletimin de "Bianchi" marka olduğunu (bu arada umarım doğru yazıyorumdur markayı) duyunca çok sevinmiştim taaki bisikleti görene kadar! Bisiklet pembeydi, önünde beyaz ahşap bir sepeti vardı veeeee en kötüsü abimin o müthiş bilmem kaç vitesli şahane dağ bisikletinin aksine vitessizdi. Bildiğiniz kötü bir bisikletti yani, onunla mahallede bisiklete binsem kesin arkamdan "Şeker kız Candyyyyyyy" diye bağıracaklardı. Annem yüzümdeki hayal kırıklığını görünce beni teselli etmek için ve hafifte sinirli bir biçimde:"Bu bisiklet mikrodalga fırından bile daha pahalı!" demişti. Hala düşünürüm niye böyle demişti... :)))) Ben bu bisikletle bi kaç hafta istemeyerek de olsa tur attım mahallede, baktım kimsenin dikkatini çekmiyor, çekmeyi bırakın alay konusu oluyorum çocukların içinde, ben de bisikleti kilitlememeye karar verdim... :) Çalınırsa annemler dayanamayıp bana yine bisiklet alırlar ve bu sefer istediğim bisikleti alırım diye düşünmüştüm o küçük beyniyle... Ne oldu? Nolucak, bisikletim çalındı, annem babam bu durumu hiiiiiiç takmadı...Ve ennnnn kötüsü bir kaç hafta sonra kuzenim,güzel gözlü ve daha iki defa gördğüm amcamın oğlu Almanya'da bisiklet kazasında öldü... :( Bisiklet macerası da böylece tüm ailemiz ve hatta sülalemiz için kapandı gitti...Bu olay beni o kadar etkilemişki 25 yaşıma geldiğim şu aralar(ki yarın tam 25 oluyorumm...:( ) tam 15 sene sonra daha yeni yeni bisiklet alma fikri geldi aklıma...Söz veriyorum kask takıcam, hız yapmıycam, ama alıcam o bisikleti, hem taksitlide satıyolar...İlginç bir tesadüf ama bisiklet kazasında oğlunu kaybeden amcam şu aralar yeni bir kitap çıkardı çocuklar için onca siyasi kitabından sonra, kitabın ismi "Bisikletler de uçar" kimbilir belki bu kitap bana yeniden bisiklete binme cesaretini vermiştir....Not: Merak edenler için: "Bisikletler de uçar" Atila Keskin
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder