Aldım evet aldım bisikletimi aldım... :)
Merhabalaaaar,
Yazmayalı bayaa oldu ama zor bir dönem atlattım evet atlattım ve artık iyiyim ama bu aralar da işten hafif sıkıldım ama bu da geçer yada yeni bir iş bulurum kimbilir...
Bisiklet üzerine yazdığım yazımdan takriben 1 ay sonra cillop gibi gıcır gıcır bir bisiklet aldım kendisinin resmi üstte yer almakta..
Haftada 3 gün binmek amacımdı ancak yorgunluk nedeniyle pazar ve cumartesi günleri binebiliyorum.. İlk zamanlar kondisyonum çok kötü olduğu için bayır yukarı çıkmakamıyordum şu anda bayaa zorlanıyorum ancak çıkıyorum.. Bekle beni ODTÜ yokuşları, siz beni değil ben sizi yenicem... :)
Çok zevkli bir uğraş herkese tavsiye ederim, bisiklet üstünde herşey unutuluyor ve insan çocukluk günlerine geri dönüyor..
Çok öperim...
G.
TAŞINIYORUM..... 15/07/2008
Son 7 senede kaba bir hesapla (bu da ne demekse=)) 26 kez taşınmışım ve bunların 5'ü büyük taşınmaymış yani evden eve diğer 21'ini de küçümsememek lazım çünkü onlar da evden yurda yurttan eve bunlar her dönem tekrarlanınca bırakın taşımayı, insan bavul-koli-çöp poşeti göremekten bıkıyor...Ama bu kez umarım uzun süreli en az 2 sene süreli olarak bu evimde kalırım... :) Aslında taşınmak güzel bişey, çünkü evindeki her eşya elinden geçmek zorunda olduğu için neyin var neyin yok anlıyosun ve bir daha asla alışveriş yapmaman gerektiğinin ayrımına varıyorsun... Hele annen evini taşımana yardım ediyorsa sürekli "Aman kızım bir daha bir çöp alma, herşeyinden çifter çifter var Allah'a şükür!" diyor ve bi süre sonra "Tammmmaaaaaammm!!!!" diye bağırmak zorunda kalıosun tatlı tatlı... :)Bu kez evimde 2 kişi yaşayacağız Bestecanımla.. :) Ve umarım herşey çoook güzel olacak... İçimden bir ses bol bol film izleyeceğiz diyor... Bestecan hastasıdır çünkü...Neyse bugün akşam yeni evimde uyuyacağım, anahtarı yastığımın altına koyayım da evleneceğim adamı göreyim, umarım hayal kırıklığına uğramam... :)))Hadi öperim..G.
Haber olmuştuk... :) 26.04.2008
Merhaba bahsettiğim programla Amerika'dayken haber olmuştuk onu da eklemek istedim.. :)Turkish Delegation visits Mesopotamia’s Amish CountryOn Saturday April 26, twenty Turkish delegates took a tour of Amish Country. Sharon Grover, owner/tour guide for Ridgeview Country Tours, coordinated the venture. The objective of the day was to educate the group about Amish Culture. “It is a pleasure to have the delegates visiting our area and a great honor to be able to teach people from different parts of the world about the Amish in Ohio.” said Grover.Their first stop was at Ridgeview Farm where the delegates toured the Amish Culture Center and were introduced to the traditions of the Amish. Speaking fluent English, the group was attentive with many questions and curiosity. Stops on the tour included, The Middlefield Original Cheese Co-op, a meal in an Amish home, a visit to an Amish school house, and a shopping experience at the End Of The Commons store in Mesopotamia.Margarita Shulman, Director of International Visitor Programs, Cleveland Council on World Affairs, explains the basis for their tour, “The project is sponsored by the U.S. Department of State Office of Visitor Exchanges, World Learning (Washington Based Program Agency) and locally administered by the Cleveland Council on World Affairs. The project is entitled ‘Foreign Policy Dialogue Among Emerging Leaders in Turkey and the U.S.’ The group will engage in serious, important, and productive dialogue on international issues and ways that strengthen civil society through the democratic process. Meetings will give visitors a better understanding of the priority issues, concerns, and ideas that prevail in each society as well as provide a fuller understanding of American and Turkish foreign policies, political structures, societies, and cultures. The program will explore diversity and how a democratic society handles diversity and other challenging issues.The group includes very accomplished young leaders, representatives of the executive branch, Parliament staff and grantees who work for NGOs or private-public partnerships, students, business people, city organizers and a journalist. All participants have an academic or professional background in foreign affairs.The goals of the project are to:1. Engage in serious and productive dialogue on international issues in ways that strengthen civil society and the democratic process2. Establish new links between emerging leaders and organizations in Turkey and the United States3. Provide a better understanding of the priority issues and ideas that prevail in each society4. Facilitate a fuller understanding of U.S. and Turkish foreign policies, political structures and cultures.The project brings twenty young emerging leaders from Turkey to the United States for a three and one half-week visit. The first week consists of a stay in Maryland, the second week in Cleveland, and the third in DC. In Cleveland, the group stayed with host families all over the city ranging from Middleburg Heights to Solon, Cleveland Heights… the first day was a full cultural experience of multicultural Cleveland, the second and third day was a full job shadowing experience where guests were placed in key NGO and government offices all over town, and the fourth day consisted of a business and education seminar.”This group appeared to thoroughly enjoy their tour of Amish Country, reported Sharon Grover of Ridgeview tours.
Kezban Amerikanya'dan bildiriyor... 23.04.2008
MELABALAAAAAR, :)Dun uzun bir gundu ve o yuzden size mail atamadim, ama aradigimi icin bazilarinizi umarim merak etmemissinizdir.Dun liderlik ve munazara hakkinda egitim aldiktan sonra daha oncede soyledigim gibi su an icinde oldugumuz Maryland eyaletinin Chavy Chase sehir merkezine gittik yuruyerek.Buradaki evleri gorunce aglamak istedim, insan olan o evde yasamaya utanir, ev ev degil saray mubarek acarkent falan yaninda koy buradakilerin ve adamlar orta sınıf aileler falan, sinir oldum...İsin enteresan tarafi Maryland eyaleti Obama taraftariymis ve Obama'nin elindeki enbuyuk guclerden biriymis su an oy potansiyeli olarak, her evin onunde obama bayraklari asili, arabalarin arkasinda Obama falan yazio, adamlar baya fanatik...Dun evlerin onunden gecerken birinin kapisini calip "Pardon benimle evlenir misiniz?, yas falan muhim degil benim icin, 6 olu 8 olur, 85 olur sorun diil!" dememek icin kendimi zor tutarak.. :) sehir merkezine ulastik... Birkac kucuk alisveristen sonra bir bara oturduk grupcanak, sohbet-muhabbet ettik...Bugun ilk defa Washington DC'yi gorucez, Amerikanin merkezi olmayan yapisi hakkimnda bilgilendirme semineri verecekler.Bugun ogleden sonra buranin saatiyle 15.50'de Cleveland, OH 'ya ucuyoruz.Ben programa gelmeden once yaninda kalacagimiz aileler icin bi bilgilendirme kitapcigi yollamislardi, aileleler belli degildi ama iste kultur soku yasamayin, Amerikan aile yapisi soyledir boyledir diye, ben sokun buyugunu ailemin Turk oldugunu ogrenince yasadim dun.... :) Sansima benim yaninda kalacagim aile Turk, korkarim onlar beni gorunce sok yasayacaklar.... :) 16 yıldır Amerkada yasiyolarmis.....Kezban Amerikanyadan bildirmeye devam edecek...
Amerikanya maceraları...Cuyahoga Children and Family Service Stajı+Rock'n Roll Hall of Fame Museum
Merhabalar,20 Nisan-13 Mayıs 2008 tarihleri arasında Amerikan Dış İşleri Bakanlığı'nın düzenlediği ana teması "Gençler arasında Dış Politika Diyalogları" olan bir programa katıldım ve Türkiye'nin değişik bölgelerinden 20 kişiydik bu programa katılan... Amerika'ya ilk defa gitmiş bir insan olarak farklı deneyimlerimi yazmıştım orada arkadaşlarım ve ailem için ama burada da paylaşmak da bir sakınca görmüyorum.. :) Yazılar üzerlerindeki tarihte Amerika'da yazılmışlardır. Dilbilgisi ve yazım hataları yoğun bir biçimde olabilir, vakit buldukça tamamını düzelticem.. :)
28.04.2008
Cleveland, OHIO
Merhabaaaaaaaaa,Bugün buradaki çocuk esirgeme kurumu benzeri kurumdaki stajımın 2. günüydü... Is yerindeki insanlar bizimle çok ilgilendiler...Çocuk evlat edinme ve koruyucu aile olma hakkında bilgilendirdiler...Burası garip bir yer ya, çünkü evlat edinmek için maaş alıyor olman ve 21 yaşını geçmiş olman yetiyor... Eşcinselmişsin, yaşın küçükmüş falan onlarla ilgilenmiyorlar... Daha garibi koruyucu aile olmak için 18 yaş yeterli.. Genelde kimsesiz çocuklar siyah çocuklar, çoğunun biyolojik babasının kim olduğu bilinmiyor çünkü annesi de bilmiyor, kadın iki çocuğunun tam olarak kardeş olup olmadığını bile bilmiyormuş coğu zaman... uyuşturucu bağımlısı yada alkolik oldukları için anneler, çocuklar genelde engelliymiş yada öğrenme güçlüğü çekiyorlarmış.Ve en garip olansa şuydu bugün işyerinde geçen konuşmalarda Amerika’da erkeklerin çalışmadığıydı... Buradaki kızlar çalışan erkeklerle evlendiklerinde kendilerini şanslı sayıyorlar... Ohio eyaletinde issizlik maaşı gayet iyi olduğu için erkekler tembelliğe alışmış... Bizim iş yerinde bir kadın var kadın doktoralı falan eşi üniversiteyi bitirememiş ve evde oturuyormuş... Yanındaki kıza mutlaka çalışan bir erkekle evlen diye nasihat veriyordu, kız da çalışan bulmanın çok zor olduğundan falan bahsediyordu...
Aksam iş çıkışı Cleveland’daki “Rock’n Roll Hall of Fame Museum”a gittik ve sergi salonunun adı “Ahmet Ertegün” dü mutlu olduk orada.. Müze çok güzeldi, “Beatles”in “Yesterday” şarkısının ilk yazıldığı el yazması defterler falan vardı, çok güzeldi...
Amerikanya maceraları... Amishler.....
Merhabalar,20 Nisan-13 Mayıs 2008 tarihleri arasında Amerikan Dış İşleri Bakanlığı'nın düzenlediği ana teması "Gençler arasında Dış Politika Diyalogları" olan bir programa katıldım ve Türkiye'nin değişik bölgelerinden 20 kişiydik bu programa katılan... Amerika'ya ilk defa gitmiş bir insan olarak farklı deneyimlerimi yazmıştım orada arkadaşlarım ve ailem için ama burada da paylaşmak da bir sakınca görmüyorum.. :) Yazılar üzerlerindeki tarihte Amerika'da yazılmışlardır. Dilbilgisi ve yazım hataları yoğun bir biçimde olabilir, vakit buldukça tamamını düzelticem.. :)
26.04.2008
Merhabaaaaa,26 Nisan’da yani Cumartesi gunu Amish Country’deydik. Amish Country’e gitmeden önce bunlar elektiriksiz falan yaşıyolar ya kafamda böyle bizim Ayder Yaylası'nda evlerde yaşayan, dünyadan bi haber, enteresan bi hayat süren bi köy yaratmıştım ama keşke yaratmasaymışım...İlk önce Amishlerden kısaca bahsetmem gerekirse, 1693’te Jacop Amman isimli bir yobaz manyak İsveç'teki kilisenin yeterince disiplinli olmadığını düşündüğü için kiliseden ayrılmaya ve kendi mezhebini kurmaya karar vermiş, bunun soyadı Amman ya Amman Amman derken Amish olmus bunlar... 1700’lu yıllarda ise bunlardan 50 ila 100’ü Amerikanya’ya göçmüşler... Bu manyaklar da Allah sade ve abartısız olani sever diye 16. yüzyıldaki ataları gibi yaşamaya karar vermişler.Simdi bunlar sözüm ona elektrikli ve motorlu aletler kullanmıyorlar tabii sadece kendi yasamlarında, yoksa markete gidip çalışanı gayet kasa falan kullanıyor, arabaya binmiyolar at arabaları var, modern kıyafetler giymiyorlar, kadınlar bir başlık ve uzun bir elbise giyiyor bunları da kendileri dikiyorlar ama ayakların da Nike ayakkabı var, erkekler de pantolon ve gömlek giyiyolar onları da karıları dikiyor. Tarım ve hayvancılıkla geçiniyorlar, tarlalarinda traktör kullandırtmıyorlar.. Fotoğraf çektirirlerse kilise tarafından cezalandırılıyorlar, ama arkasını döndüklerinde çekerseniz veya sizi görmüyorlarsa uzaktan foto çekebilirsiniz... Ağaç işlerinden iyi anliyorlar.. Kendilerine ait okullari var çocuklarını bu okullara gonderiyorlar, okulda yalnızca okuma-yazma, matematik, coğrafya, tarih, İngilizce falan öğretiyorlar, fen öğretmiyorlar çünkü Allah’in işine karışılmaz mantığı var..Şimdiiii, ilk defa Amish Köyüne girdik etrafta son model arabalar görmeye başladık, dedik bunlar ne ola, dediler ki bunlar Amishlerin degil Amish koyluleri tarimdan ve hayvanciliktan iyi anladiklari icin onlarin isciliginden faydalanan yatirimcilar... Bilmiyorum Truman Show’u izlemis miydiniz? Sanki oyle bi durum vardi sanki biz gelmisiz diye oyle bir koyu yaratmislar ama aslinda oyle yasamayip oyle yasamiyorlarmis gibi yapıyorlar... Yani baslarinda hemen evlerinin dibinde elektrik kullanan yatirimcilar bunlar sozum ona kullanmio... Sozum ona dememi acmak gerekirse, adamlar direkt olarak gelen elektrigi kullanmiyo yoksa evlerinde jeneratorler ve bu jeneratorler yardimiyla calisan lambalar gorduk... Aslinda bunlar yavas yavas asimile olmaya baslamis, evde tv, radyo bisey yok dunyadan bi haber olmak amaciyla, ama bi genc kizin elinde "People" dergisi gorduk icinde Britney Spears" falan..Bi de bu adamlar kendini o kadar soyutlamis ki okullari bile ayri, okullarda 15-17 yas arasi evlenmemis genc kizlar ogretmenlik yapio, bunlar oole universite mezunu falan degil zaten okul da 8. sinifa kadar falan suruo,oyle derinlemesine bilgi vermiyolar, zaten demistim fen yok, cografya kitaplari da '74 basimi o kitaptaki daglar simdi ova oldu haberleri yok... :)Ama evlerini gormenizi isterdim bu adamlarin bazilarinin 17-18 cocugu var tek anneden sadece, zaten cift eslilik yasak ,neyse, evler saray insanin amish olasi gelio inanin...bu bildigimiz tipik amerikan evi ev, kocaman 4 katli falan....Enteresan olansa su;adamlar kendilerini sahiden enteresan saniyo, biz Turkler olarak anladik ki bizler aslinda birer amishiz Turkiye'de, eger bu Amishlikse... Adamlar el yapimi dandik banyo liiflerini, dantelleri, yatak ortulerini gosterip bunlari amish kadinlarinin yaptigini soyleyip sasirmamizi beklio, dedim bi tanesine benim annem alasini yapiyo bunun diye kadin daha cok sasirdi... Mesela ninem tam bir amish onu anladim...Kizilderililer gibi bunlar da Turk kesin,hatta burada anladim dunya Turk olmus... :)Bizim programin basindakiler de bizim duruma pek sasirmadigimiz gozleyip uzulduler biraz, biz de dedik ki “Anadolu'da bazi koylerde insanlar kendilerinin yaptigi kerpic evlerde kaliyo ve elektirigi inanclarindan dolayi degil fakirliklerinden dolayi kullanamiyolar ve herseyi elleriyle yetistirip, elleriyle dikiolar, o yuzden bunlara aciyip sasirmak bizim icin anlamsiz.” Acayip ilgi duydular konuya ve biz de bu ilgiden hareketle ilk once "Tempo" dergisinde falan “Turkiye Amish olur mu?” diye bi haber patlaticaz (grupta gazeteci var) sonrada "Babishler" diye bi tarikat kurup ninelerimizi, dedelerimizi toplayip koye yerlestiricez, elektrik falan kullancak bizimkiler ama gizli tesisatla, turist falan gelince ortadan kaldiricaz elektirikli aletleri... Nasil fikir ama?Coook optum sizi...Gamze
20/06/1983---20/06/2008
Bugün benim doğum günüm... 25. yaşımı bitiriyorum ve artık tam 25 yaşındayım...Birçoğunuz için 25 çok genç bi yaş biliyorum, çocuk gözüyle bile bakıyor olabilirsiniz, bazılarınız içinse kocamanım... Şu an sınır bir yaştayım, 18-25 yaş arası gençlerin başvurabileceği yerlere hala başvurabilirim ama son bir senem...Ben ilkokul 3’teyken ilkokul 5. sınıftakiler inanılmaz büyük gelirdi ve onların Cuma günleri ve Pazartesi günleri İstiklal Marşı söylemesine gıpta ederdim, bi de Beden Eğitimi derslerinde biz hala yağ satarım bal satarım oynarken onlarn dersine ayrı beden eğitimi öğretmeni girerdi ve handball falan oynarlardı, hiç ulaşamayacağım yaşlar gibi gelirdi... Ortaokul da falanda ÖSS’ye giren abimi kıskanırdım, üniversiteye gidecekti ve o günler bana hiç gelmeyecek gibiydi... Lise de üniversiteyi bitirip henüz öğretmenliğe başlamış Tarih öğretmenim daha 24 yaşındaydı ama ben ona biraz da üzülerek bakardım çünkü bana göre epey büyümüştü artık ve heyecanlı bi hayatı yoktu... Üniversite de üniversiteyi bitirip işe başlayanlara üzülürdüm, şimdi de neredeyse yüksek lisansı bile bitirdim ve 30 yaşına gelmiş hala bi düzen tutturamamış 20 yaşında gibi yaşayan insanlara hayretle bakıyorum... Sanırım 30 yaşına geldiğimde ben de aynı olacağım...25 yaş ve sonrasındaki yaşım benim için çok zor geçecek yaşlar olacak sanırım... Aslında birçok hayal ettiğim şeyi yaptım... Yurtdışına çıkmayı çok isterdim biçok kez çıktım, yüksek lisansımı bitirmek üzereyim hemen hemen üniversiteyi bitirir bitirmez işe başladım, öğretmenlik yapmak istemiyordum yapmadım ama hala içimde doymayan bişeyler var...En sevdiğim insan ve hep yanımda olan bitane bebeğim 2 seneliğine bir orta doğu ülkesine göreve gidiyor ve ben o yokken ne yapabileceğimi tam kestiremiyorum,,, Bi yandan iki sene çok uzun geliyor, o yokken yaşadığım şehir bana çok dar geleceğinden yaşadığım şehri ve hatta ülkeyi 2 seneliğine terketmek geliyor içimden bir yandan da iki sene çabuk geçer hem yakın yere gidiyor biraz dişimi sıkmalıyım diyorum ve inanın şu an tam olarak ne yapmam gerektiğini bilmiyorum... Hayatımda bazı şeyleri değiştirmem gerekiyor ama nereden başlayacağımı bilemiyorum... İnsanın ailesinden uzak yaşaması çok güzelken bazen böyle kararları tek başına verebileceğini ve harekete geçebileceğini bilmek insanı üzüyor da, hayatımı planlayan birileri olsa keşke diyorum bazen, onlar şöyle şöyle yapacaksın deseler ve ben yapsam..25 yaşındayım artık ve tam 7 senedir tek başıma yaşıyorum bu şehirde, son 2 senedir de gerçekten tek başıma tırmalıyorum... Yüksek lisans yaparken çalışmak lanet birşeymiş mesela, kimseye tavsiye etmem... Tırmalamak hoşuma gidiyor ama, kendi başıma bişeyleri başarmak bana hem güven hem de korku veriyor...Bu aralar önümü göremiyorum, her açıdan ve bu beni çok üzüyor.Sizler için nasıldı ve nasıl olacak bilmiyorum ama benim için 25 yaş biraz zor geçecek ama bunu da atlatıcam... Küçüklüğümden kalan o kocaman gözlerimle yine etrafa meraklı ve hınzır bi biçimde bakıcam ve yolumu bulucam, zorluklar artık bana çok zor gelmeyecek ve üstesinden gelicem bu belirsizliklerin ve özlemin... Umarım...Bugün benim doğum günüm ve ilk defa bu kadar net büyüdüğümü hissediyorum, bu beni acıtıyor ama mutlu da ediyor...Çeyrek yüzyıldır bu dünyadayım, ve umarım bundan sonra en az 2 çeyrek daha yaşarım ve hayatıma, aileme, çevreme, heryere güzellikler katarım...Bugün benim doğum günüm, iyi ki doğmuşum..Annecim, babacım çook teşekkür ederim... :)
İyi ki doğdum
Gördün mü yirmi beş oldum
Özgürüm kanatlandım
Durmadım ayaklandım
Koşup ilerliyorum
İyi ki doğdum
Ne güzel bir kadın oldum
Erkekler hep peşimde
Ama aklım işimde
Sınırı zorluyorum
Kalamam hayatın köşesinde
O zaman neşesi neresinde
Koysalar önüme bariyerde
Çocukta yaparım kariyer de
Pes etmem ben en zor günümde
Kanatlandım özgürüm bende
Deseler geçecek bu heveste
Çocukta yaparım kariyer de
İyi ki doğdum
Gördün mü yirmi beş oldum
Özgürüm kanatlandım
Durmadım ayaklandım
Koşup ilerliyorum
İyi ki doğdum
Ne güzel bir kadın oldum
Erkekler hep peşimde
Ama aklım işimde
Sınırı zorluyorum
Kalamam hayatın köşesinde
O zaman neşesi neresinde
Koysalar önüme bariyer de
Çocukta yaparım kariyer de
Pes etmem ben en zor günümde
Kanatlandım özgürüm bende
Deseler geçecek bu heveste
Çocukta yaparım kariyer de
Kalamam hayatın köşesinde
O zaman neşesi neresinde
Koysalar önüme bariyer de
Çocukta yaparım kariyer de
Bisikletler de uçar... 19 Haziran 2008 Perşembe
Merhaba,Bugün sıkıcı ve sıcak bir günün verdiği gazla sanırım bişeyler karalamak istedim sayfama... İnsanın internette kendisine ait bir sayfası olduğunu bilmek enteresanmış bunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Blog yazarlığı konusunda oldukçe yeni ve acemiyim ama bunu da bir hafta içinde çözeceğim, söz veriyorum... =)
Bu aralar kendime bisiklet almak konusunda inanılmaz bir coşku taşıyorum içimde... İkizlerimden biri bunu şu an çok istiyor ama aslında biliyorumki diğeri ben bu harika oyuncağı aldıktan çok değil bir hafta sonra muhteşem maymun iştahlılığını gösterecek ve bu oyuncaktan da sıkılacak. Ama olsun çok istiyorum alıcam, işe gelir giderken kullanırım. Zaten gıcık oluyorum, Dikmen caddesini berbat bir hale getirdiler bu ara, arabaların içindeki insanlar sıkıntı içinde işlerine doğru giderken ben onlara el sallayarak ve dil çıkararak vınnn diye aralarından kayarak bisikletimle işe gidicem... Tabii o dik Akay yokuşunu nasıl çıkacağım hakkında bir fikrim yok ama olsun denerim.Abimin bir bisikleti vardı, şu "Bianchi" marka gümüş rengi havalı bisikletlerdendi. Herzaman olduğu gibi abime bu bisiklet alındığında inanılmaz kıskanmıştım ve ağlaya zırlaya ben de istemiştim. Aslında öyle çok küçük falan da değildim. İlkokulu yada hazırlığı bitirdiğim seneydi. Yaklaşık bir üç ay kadar ağladıktan sonra annemler sonunda bana sürpriz olarak bir bisiklet almışlardı ama ne sürpriz!!! Benim bisikletimin de "Bianchi" marka olduğunu (bu arada umarım doğru yazıyorumdur markayı) duyunca çok sevinmiştim taaki bisikleti görene kadar! Bisiklet pembeydi, önünde beyaz ahşap bir sepeti vardı veeeee en kötüsü abimin o müthiş bilmem kaç vitesli şahane dağ bisikletinin aksine vitessizdi. Bildiğiniz kötü bir bisikletti yani, onunla mahallede bisiklete binsem kesin arkamdan "Şeker kız Candyyyyyyy" diye bağıracaklardı. Annem yüzümdeki hayal kırıklığını görünce beni teselli etmek için ve hafifte sinirli bir biçimde:"Bu bisiklet mikrodalga fırından bile daha pahalı!" demişti. Hala düşünürüm niye böyle demişti... :)))) Ben bu bisikletle bi kaç hafta istemeyerek de olsa tur attım mahallede, baktım kimsenin dikkatini çekmiyor, çekmeyi bırakın alay konusu oluyorum çocukların içinde, ben de bisikleti kilitlememeye karar verdim... :) Çalınırsa annemler dayanamayıp bana yine bisiklet alırlar ve bu sefer istediğim bisikleti alırım diye düşünmüştüm o küçük beyniyle... Ne oldu? Nolucak, bisikletim çalındı, annem babam bu durumu hiiiiiiç takmadı...Ve ennnnn kötüsü bir kaç hafta sonra kuzenim,güzel gözlü ve daha iki defa gördğüm amcamın oğlu Almanya'da bisiklet kazasında öldü... :( Bisiklet macerası da böylece tüm ailemiz ve hatta sülalemiz için kapandı gitti...Bu olay beni o kadar etkilemişki 25 yaşıma geldiğim şu aralar(ki yarın tam 25 oluyorumm...:( ) tam 15 sene sonra daha yeni yeni bisiklet alma fikri geldi aklıma...Söz veriyorum kask takıcam, hız yapmıycam, ama alıcam o bisikleti, hem taksitlide satıyolar...İlginç bir tesadüf ama bisiklet kazasında oğlunu kaybeden amcam şu aralar yeni bir kitap çıkardı çocuklar için onca siyasi kitabından sonra, kitabın ismi "Bisikletler de uçar" kimbilir belki bu kitap bana yeniden bisiklete binme cesaretini vermiştir....Not: Merak edenler için: "Bisikletler de uçar" Atila Keskin
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)